Kötü gün dostları aranıyor.
Erdoğan, YÖK’ü göstermelik olarak bile devreye sokma ihtiyacı duymadan tek söz sahibi olanın kendisi olduğunu Boğaziçi üzerinden herkese gösterdi. Üniversiteye belediye gibi hizmet, birimlerin özerkliklerinin ilgası, merkezileşme ve öğrencinin disiplin altına alınmasını vaat eden1 Naci İnci, gölge rektörlükten resmi rektörlüğe terfi ettirildi. Şimdilik yönetme işini sürdürmesinin tek yolu birimlerin özerkliklerini kaldırarak “sert yapmak” ve sadece bu bile Erdoğan’ın sonunda kendisini tercih etmesine yetebilirdi. Bu şiddet ve keyfiyet tulumbası iktidarı seçime kadar taşır mı hep birlikte göreceğiz. Bizim için şu anda önemli olan, 2012, 2016 ve 2021 dönemeçlerinden geçen, değeri belki de çok sonra anlaşılacak kurucu savunma hattının ve birikimlerinin güvence altına alınması.
İnci atamasının moral bozucu olacağı kesin. Ancak en umutlularımız bile Erdoğan’ın Naci İnci dışında birini atamasına çok az ihtimal veriyordu, sadece halihazırda yenilmiş hissediyorsa bunu yapabilirdi. Her şeye rağmen savunma adına en doğru hamleler yapıldı. Sert yapmayı vaat eden ve pratiğiyle de bu yeteneğini ispatlayan İnci’yi rektör atayan Erdoğan kendini mücadelenin devam etmesi riskine de bağımlı kıldı. İşgali tamamladığını düşünen Erdoğan için artık Boğaziçi’nden çıkmaya devam edecek en cılız sesler bile iktidarını sarsan tehdit olarak belirecek. Bu anlamda yenilgi sonrası yaşanabilecek bir gerileme tehlikesine karşı ayakta durmayı sağlayacak kötü gün dostlarına ihtiyaç duyduğumuz bir döneme girdiğimizi söyleyebiliriz.
Erdoğan’ın nihai darbesinin cephede bir miktar zayıflamaya yol açması beklenebilir. Ancak eğer güvence sağlayacak kadar birikimimiz olduysa mücadeleyi bitirmesi mümkün olmaz. Direnmeyi sürdüren bir mücadele ise uzun vadede beklenen zaferi getirir. Bunu da eklediğimiz zaman, zafere götürecek savunmayı iki ayağının üzerine dikmiş oluyoruz. İlki, sürekli bir itiraz alevinin yaşatılması. Bu alev küçücük de olsa söndürmek için fırtınalar yaratılabilir, dolayısıyla savunma oyuncusunun harcayacağı enerji düşük olsa da sırtlanacağı risk yüksek olacak. İkincisi, savunmanın üzerinde yükseldiği ve dirayetle çok daha yükseklere taşıdığı birikimin yaşatılması. Bunun için daha fazla kararlılık ve öngörü gerekiyor.
Kararlılık ve öngörüyü boş laflar olarak kullanmıyoruz. Kararlılık, bileşenler arasındaki ilişkileri ve ortaklaşan amaçları her gün bir sonraki güne taşıyacak şekilde bıktırıcı da olabilecek angaryalarla, her gün yaşanabilecek umutsuzluk dalgalarıyla, bazen çabaların boşa gittiği hisleriyle başa çıkabilmek için gerekli. Her gün bir küçük taş taşıyıp birikimi yükseltmeyi amaçlamak gerekiyor. Günün hayhuyu ve günlük savaş kayıplarının bu büyük amacı engellememesi için kararlı olmak şart.
Öngörüye ise, yenilgi ânının hızlı ve tepkisel zararlarını engellemek için ihtiyaç duyuyoruz. Atak protesto ve agresif mücadele hareketi esnasında yüklendiğimiz enerji ve duygulanımlar bir engele çarpmış oldu. Bu sonucu bekliyor olmamız, herkesten daha doğru tahlil etmiş olmamız ve belki öncesinde zaten kaçmaya başlamış olmamız bu çarpmanın üzerimizdeki travmatik etkilerini ortadan kaldırmayacak. Her seferinde olduğu gibi birbirimizi suçlama, kendimizi suçlama, ümitsizliğe kapılma ve birden atağa kalkma gibi hızlı tepkiler vereceğiz.
Duygusuz değiliz ama öngörü için olgulara dayanan geniş bir perspektife de ihtiyaç var. Erdoğan Boğaziçi Üniversitesi’ne açık saldırıya geçmek için uzun zaman bekledi, çünkü bu cephede başarıya ulaşamazsa çok şey kaybedeceğini biliyordu. Bu hamleyi ise kendisinin de hazırlıksız olduğu, adeta mecbur kaldığı bir zamanda, yapabileceğinden çok daha zayıf bir adımla başlattı. Bulu’yla yaşadığı geri çekilmeyi İnci ile sertleşerek kapatmaya çalışacak. Ancak bu cephede tamamına ermemiş bir “başarı”, faydanın aksine zararla çıkmasına yol açar. Yani Boğaziçi savunmasının sabırla savunmada kalması bile her geçen dakika Erdoğan’ın kaybı, toplumun kazancı anlamına gelecek.
Bu olgunun farkında olan öngörülü bir bakış, bir yandan vereceğimiz hızlı tepkilerin altının boş olduğunu, şimdiye kadar gayet başarılı yol alındığını, yenilgi hissinin mevcut durumda harekete devam etmeye engel olmadığını görebilir. Diğer yandan da bu tepkileri ciddiye alır, onları yok saymaz ama bunun yıkıcı etkisinin öz-yıkıma yol açmasına da izin vermez. Suçluluğa kapılmak ve/veya başkalarını suçlamak yerine aklıselim değerlendirmelere, ders çıkarmaya, daha iyisini geliştirmeye ihtiyacımız var. Bunun da kendiliğinden, düzenlenmeksizin gerçekleşmesi pek mümkün değil.
Şimdiye kadar pasif olarak destek veren, desteğini görünür kılmak veya pratik bir fayda sağlamak ihtiyacı hissetmemiş kişilerin de destek verebileceği araçlar oluşturmak, kibrit alevlerinden beslenmenin yollarını bulmak için elimizden geleni yapmalıyız.
Şimdiye kadar savunmanın bir ucundan tutanların değerlendirmeler yapabileceği, karşılıklı ilişkileri sürekli hale getirecek yollar bulmalıyız. İş yükünü, görevleri ve politika geliştirme faaliyetini paylaşmayı becermeliyiz. Bunların az sayıda kişinin taşıdığı yüklere dönüşmemesini sağlamak iki açıdan zor bir görevdir. İlki, paylaşılınca bu sorumlulukların yükü kadar kişi başı düşen zevk de azalır, motivasyonu sağlamak zor olur. İkincisi bunun düzenlenmesi de bir emek isteyecektir.
Boğaziçi Üniversitesi, hâlâ Erdoğan’ın en önemli cephelerinden birini oluşturuyor. Sadece yaptığı saldırının tamamına eremeyeceğini göstermemiz bile ona pahalıya mal olacak. Boğaziçi’ni bu kötü günlerde savunmak herkesin boynunun borcu. Kötü gün dostlarına ihtiyacımız var. Çalışanlara, öğrencilere, öğretim üyelerine ve bilhassa mezunlara çok iş düşüyor. Tümü de bu konudaki kararlılık ve öngörü becerilerini çok iyi gösterdiler. Umudu büyütmek için çok sebebimiz var.
________________
1. Naci İnci’nin vaatleri arasında “Öğrencilerin Üniversite yaşamına uygun davranış kurallarına uyumunu sağlayacak önlemlerin alınması” da var. Açık ki bu vaatler üniversite kamuoyunda değil Erdoğan’a yapılmış. https://bogaziciseciyor.org/adaylar/
https://bogaziciseciyor.org/wp-content/uploads/2021/07/Boğaziçi_Üniversitesinin_Saygideğer_Paydaşlari_Boğaziçi.pdf
GAYRİRESMİ BOĞAZİÇİ 